Mustafa AYDIN

EĞİTTİKLERİNİZDEN MESULSÜNÜZ

Eğittiklerinizden mesulsünüz. Eğitimcilerin ürünü eğitilmiş insan. Hangi dünyanın insanını yetiştirecekseniz o programı uygulamak mecburiyetindesiniz. Yonca ekerek gonca yetiştiremezsiniz.  İnsan eğittikleri ile dünyalar kazanır. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in hadisinde ifade ettiği gibi: “ Besmelesiz işlerin sonu hayırsızdır, bereketsizdir.” Dindar nesil için “Besmeleli Eğitim” şarttır. Yüce kitabımız Kur’an’ı Kerim de Lokman (As)ın oğluna öğütleri bizim dindar nesil yetiştirmek için yol gösterirken. Bu kıymetli öğütler yok sayılarak dindar nesil yetiştirilebilir mi? Hayır.

“Deh dedin mi yürüdü mü at

 Tut dedin mi tuttu mu evlat

 Eğer birde güzel huyluysa avrat

 Ne işin var düğün evinde

 Düğün senin evinde

 Gir oyna çık oyna”

 Dindar nesil deyip kindar nesil yetişiyorsa burada büyük bir problem vardır. İnsan eğittikleri ile dünyalar kazanır. Kazanacağınız dünya ne işe yarayacaktır, asıl mesele bu. Kazandığınız ebedi saadetinize vesile oluyorsa ne ala. Eğer ebedi cezaya müstahak insanlar yetiştirdiyseniz, işte o zaman:

“ Deh dedin mi yürümedi mi at

 Tut deyince tutmadı mı evlat

 Eğer bir de kötü huyluysa avrat

 Ne işin var ölü evinde

 Ölü senin evinde

 Gir ağla, çık ağla”

On yıldır eğittiğimiz çocuklar “diktatör Tayyip” diye bağırabiliyorsa “dindar gençlik” yetiştireceğiz sözü havada kalmaya mahkûmdur. Dindar gençlik İslam’ın aslını kendisini öğretmek ve eğitmekle olur. Aksi halde bir ucube, başbakanın ifadesiyle “çapulcu” . Sorumlu iktidardır, zira “millet maarifi demektir”. Rahmetli Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN 54. Hükümetin başbakanı iken konuyla ilgili söylediği gibi: “asıl mesele çocukların kalbine ne koyduğumuzdur.” Eğer Maneviyatçı ’lığı esas alırsanız arkanızdan hayır dua alırsınız, yok daha önceden beri devam edegeldiği gibi “Materyalist” bir eğitim verirseniz beddua alırsınız ve bu dünyada da sonuç vahimdir.

1947 yılından beri, Türk eğitim sistemi ikili anlaşmalarla Türk Amerikan Eğitim anlaşması (Kahire) “Fulbright “ komisyonun denetiminde. Bu komisyon, ilkokuldan İmam Hatip’e kadar, tüm eğitim müfredatını belirliyor. Bu anlaşma ile Türk Milli Eğitimi 4’ü Amerikalı ve 4’ü Türk, 8 kişiden oluşan bir komisyonun idaresine bırakılmış. Bu komisyonun başkanlığını ABD’nin Türkiye’deki Büyükelçisi’nin yapması kabul edilmiş. Dindar gençlik bu komisyonla mı gerçekleştiriliyor, merak ediyoruz!

Çocuklarımıza bilimsellik, objektiflik ve gerçeklik adına pragmatist, pozitivist, determinist, materyalist bilgi ve seküler anlayışlar öğretilmeye devam ediliyor. Bunun için öğrencilere şahsiyet, özgüven, moral ve hedef kazandıran topluma faydalı bireyler olmasını sağlayacak, milletimizin tarih ve kültürüne uygun bir müfredat elzemdir. Öğrencilerimize Mevlana, Yunus Emre, İbrahim Hakkı Hazretleri, Şahı Nakşibendi, Abdulkadir Geylani, Hacı Bayram-ı Veli, İmam Gazali, Ali Kuşçu, İbni Sina gibi değerlerimizi tanıtmadan, sevdirmeden Buda’yı, Descartes’i, Heredot’u, Hipokratı, Darvini öncelikle öğretmeye neden devam ediyoruz?

AKP Hükümetlerinin değerli Sayın Milli Eğitim bakanları MEB’deki bu durumu görmedi mi? Görmemezlikten mi geldi?  Bu durumdan rahatsız olmadılar mı? Ne zaman görecekler? Yoksa mevcut hükümetler de tek merkeze mi bağlı?

3.3 3 Oy
Yıldız
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Düşüncelerinize önem veriyoruz. Lütfen yorum yapın.x
()
x

Mustafa AYDIN