Mustafa AYDIN

LİDERLİK ÜFLEMEKTİR

Yöneticilik ve liderlik üzerine çok yazıldı, söylendi, biliyorum. Bir miktar bendeniz de tecrübe ettim. Dinlemenin erdemini keşfetmek güzel bir duyguydu, söyleyebilirim. Dinlediğiniz kadar dinlenir oluyormuş insan meğer. Ya da dinlediğiniz kadar dinleniyorsunuzdur, emin olabilirsiniz.

Öyle sihirli sözlerim yok, bunu biliyorum. Şu kadarını söyleyebi­lirim, fena bir dinleyici sayılmam. Öğrencilerime hep şunu söyle­mişimdir. Adam gibi adam kimdir biliyor musunuz? Konuşan olunca dinleyen, dinleyen olunca konuşan kişi adam gibi adamdır. İki dinle bir konuş sözü de boşuna söylenmemiş. Şöyle de söylemek yanlış olmaz. Dinlemesini bilenin söz söylemeye hakkı daima vardır.

Buradan söze başlamışken, yöneti­cilik dinlemeyle başlar desek abartmış olmayız. İşte dinlediğinizde kurumu­nuzu anlamaya, sesini ve ahengini hissetmeye başlıyorsunuz demektir. Dinlemek bir ritim meselesi hâline gelirse işte o zaman, üfleme zarureti sizi ister istemez işe katacaktır. Çünkü hedefleriniz sizi üflemeye mecbur bırakır. Liderlik, sıradan insanlarla olağanüstü, harika, sıra dışı işleri başarmaktır.

VİZYON ÜFLEMENİN GÜCÜNÜ BELİRLER

Neyzen Tevfik’in söylediği gibi “Her ney farklı ses çıkarır.”. İşte liderlik de böyledir. Aynı ekiple farklı başa­rılar elde etmektir liderlik. Liderlik mazeretlerin arkasına saklanmayıp mazeretleri ortadan kaldırarak başar­maktır hep birlikte. Erbakan Hocamız, “Başarmak mazeretlerin esiri olmakla değil mazeretleri ortadan kaldırmakla elde edilir.” derdi. Ne kadar haklıymış. Tam bir lider sözü!

Başarılı insanlara baktığımızda daima bu durumu tespit etmiş oluruz. Lider, ekibini motive eden, daima olumlu mesajlar veren, başaracağına inanan ve inandıran kişidir, boş ve çok konuşan değil.

LİDERLİK ÜFLEMEKTİR

Nasıl üflerseniz öyle ses çıkar ekipten. Ekibiniz adeta bir neye benzer, üfle­mesini bilirseniz ahenkli ses çıkara­bilirsiniz. Aksi hâlde nahoş seslere mahkûm bir hâl alır bulunduğunuz mekân ve ekibiniz.

Ahengi yakalamak için ekibi ve mekânı iyi tanımalıyız. Mekânın farkına vara­mayanlar, seslerin ritmini yakalaya­mazlar. İnsanı tanımayanlar ise işittire­mezler. Kuru gürültü tabiri çok yakışır böyle durumlara. Üflemek işte bu yönleri ile bir sanata dönüşür. Liderlik güzelliğe benzer, tanımlanamaz ama görünce hissedilir.

HİZMET EDEN EFENDİ OLUR

Lider kelimesi Türkçemizde önder manasına gelirken Latince’de köle anlamına gelmektedir. Lideri şöyle düşünebiliriz. Bulunduğu topluma hizmet eden o toplumun efendisi olur. Belki de lider ile yöneticinin en önemli farkı da buradadır. “Bir kavmin efen­disi onlara hizmet edendir.”

Yönetici kendini üstün görürken, lider toplum ile hemhâl olmuş sadece rolünün farklılığını fark eden kişidir, üstünlük duygusu değil. Üstünlük vazi­fesini en iyi yapandadır. Tıpkı kalecinin diğer oyunculardan farklı davranışı gibidir liderin farkı. Farklı davranıyor olması üstün olması anlamına gelme­diği gibi bir kişiye üstünlük statüsü hiç vermez. Sadece takımın bir parçasıdır, görevini yapmadaki başarısı değerini arttırır hepsi o kadar.

LİDERLİK KRİZ ZAMANLARINDA BELLİ OLUR

Kriz yönetimi önemli beceriler ister. Eğer iyi bir hikâyeniz yoksa çalışan­larınızı etkileme gücünü kaybettiğiniz andır kriz zamanları. Önceki yaşanmış­lıklar, ortak kabullenişler krizi aşmaya hatta krizi başarıya dönüştüren altya­pılardır. Bir anda oluşmazlar, emek ve sabır ister. Hani “sabır acıdır, meyvesi tatlı”, denir ya işte tam da böyle anlarda anlaşılır tatlılığı. Öldük bittik serzenişleri arasında dimdik ayakta kalabilmenin huzuru ve mutluluğunu yaşarsınız birlikte üflediklerinizle.

Yeni hikâyeler aslında yaşanmış eski hikâyelerin yer, zaman ve vasıtalar bakımından değişik hâlleridir. Tıpkı bir filmin yıllar sonra farklı yorumla yeniden çekilmesidir yaşanan. O yüzden “Eski hikâyeleri oku ve kendi hikâyeni yaşa” diyoruz. İnanırsan başa­rırsın. Çünkü başarmak için sebep­lerimiz çok daha fazladır başarısız olmaktan. Çünkü insan başarmak için yaratılmış bir kahraman olarak doğar. Öyle tasarlanmıştır Allah tarafından.

Başarmak için meşruiyet sınırlarını da O çizmiştir: Adalet ve merhamet! Öyleyse mazeretler engel değil bilakis birer motivasyon unsurlarıdır, sabırla elde edilen zaferlerin muştusu kabi­linden.

ÜFLEMENİN MAZERETİ OLAMAZ

Meclisin duvarındaki sözü hatırladığı­mızda, “Hiçbir mazeret başarının yerini tutmaz.” Başaracağına inanan yönetici, krizlerin nasıl fırsatları da berabe­rinde getirdiğinin heyecanını hisseder yüreğinin yüceliklerinde. Yorulmaz, zaferin heyecanı ile çalışmanın mutlu­ğunu birleştirerek, ekibin motivasyonu olarak görür, aynı zamanda krizlerin içindeki fırsatları. İşte lider, mazeret­leri yok etmenin mazeretini bulmuştur adeta, etki etmez mazeretler kurumda hiç kimseye. Mazeret başarının gölge­sine sığınılacak bir varlık olmaktan çıkmış ve lügatten silinmiştir, zafere kadar.

Doğuştan mucit olan insanoğlu bu özellikleri ile fıtrata uygun davran­dığı sürece aşamayacağı kriz, ulaşa­mayacağı hedef yoktur. Ta ki amacına ulaşana dek. Liderin yapması gereken de ekibine başardıklarını hatırlatan hikâyeler söylemek, kulaklarına yeni başarıları fısıldamaktır. Gerisi kendili­ğinden gelecektir. Sonunda “Yorulduk ama eğlendik.” sözünü mutlaka söyle­yecektir ekibiniz, iyi üflediğiniz sürece.

HİKÂYESİ OLMAYANIN ÜFLEMESİ CILIZ OLUR

Önce hikâyeni belirle, zihninde hikâ­yeni yaşa inanmaya başladığında göreceksin ki çevrendekiler de inana­caklardır. İnandırdığın ölçüde başa­rılı olursun. İnandırmanın yolu ise inançtır. Başaracağına inanmayanların zaten hikâyesi kısadır.

Liderlik üflemektir. Her kurumun hikâ­yesi, ekibin, çalışanların, kişilerin hikâ­yesidir.

Hikâye, üflemeye göre şekillenir. Ya bet bir ses yükselir kurumdan ya da bitmesin denilen bir hikâye olur yaşa­dıklarımız. Hikâye o ki “Yorulduk ama iyi eğlendik.” dedirtmektir üflemek.

Eğer üflemekte başarma inancı yoksa ses ahenksizdir, işe yaramaz. Liderlikte ise üflemeye ihtiyaç var, nasıl üfler­seniz öyle ses çıkar!

3.7 3 Oy
Yıldız
1 Yorum
En Eski
En Yeni Oy Sayısı
Inline Feedbacks
View all comments
1
0
Düşüncelerinize önem veriyoruz. Lütfen yorum yapın.x
()
x

Mustafa AYDIN