Yöneticilik ve liderlik üzerine çok yazıldı, söylendi, biliyorum. Bir miktar bendeniz de tecrübe ettim. Dinlemenin erdemini keşfetmek güzel bir duyguydu, söyleyebilirim. Dinlediğiniz kadar dinlenir oluyormuş insan meğer. Ya da dinlediğiniz kadar dinleniyorsunuzdur, emin olabilirsiniz.
Öyle sihirli sözlerim yok, bunu biliyorum. Şu kadarını söyleyebilirim, fena bir dinleyici sayılmam. Öğrencilerime hep şunu söylemişimdir. Adam gibi adam kimdir biliyor musunuz? Konuşan olunca dinleyen, dinleyen olunca konuşan kişi adam gibi adamdır. İki dinle bir konuş sözü de boşuna söylenmemiş. Şöyle de söylemek yanlış olmaz. Dinlemesini bilenin söz söylemeye hakkı daima vardır.
Buradan söze başlamışken, yöneticilik dinlemeyle başlar desek abartmış olmayız. İşte dinlediğinizde kurumunuzu anlamaya, sesini ve ahengini hissetmeye başlıyorsunuz demektir. Dinlemek bir ritim meselesi hâline gelirse işte o zaman, üfleme zarureti sizi ister istemez işe katacaktır. Çünkü hedefleriniz sizi üflemeye mecbur bırakır. Liderlik, sıradan insanlarla olağanüstü, harika, sıra dışı işleri başarmaktır.
VİZYON ÜFLEMENİN GÜCÜNÜ BELİRLER
Neyzen Tevfik’in söylediği gibi “Her ney farklı ses çıkarır.”. İşte liderlik de böyledir. Aynı ekiple farklı başarılar elde etmektir liderlik. Liderlik mazeretlerin arkasına saklanmayıp mazeretleri ortadan kaldırarak başarmaktır hep birlikte. Erbakan Hocamız, “Başarmak mazeretlerin esiri olmakla değil mazeretleri ortadan kaldırmakla elde edilir.” derdi. Ne kadar haklıymış. Tam bir lider sözü!
Başarılı insanlara baktığımızda daima bu durumu tespit etmiş oluruz. Lider, ekibini motive eden, daima olumlu mesajlar veren, başaracağına inanan ve inandıran kişidir, boş ve çok konuşan değil.
LİDERLİK ÜFLEMEKTİR
Nasıl üflerseniz öyle ses çıkar ekipten. Ekibiniz adeta bir neye benzer, üflemesini bilirseniz ahenkli ses çıkarabilirsiniz. Aksi hâlde nahoş seslere mahkûm bir hâl alır bulunduğunuz mekân ve ekibiniz.
Ahengi yakalamak için ekibi ve mekânı iyi tanımalıyız. Mekânın farkına varamayanlar, seslerin ritmini yakalayamazlar. İnsanı tanımayanlar ise işittiremezler. Kuru gürültü tabiri çok yakışır böyle durumlara. Üflemek işte bu yönleri ile bir sanata dönüşür. Liderlik güzelliğe benzer, tanımlanamaz ama görünce hissedilir.
HİZMET EDEN EFENDİ OLUR
Lider kelimesi Türkçemizde önder manasına gelirken Latince’de köle anlamına gelmektedir. Lideri şöyle düşünebiliriz. Bulunduğu topluma hizmet eden o toplumun efendisi olur. Belki de lider ile yöneticinin en önemli farkı da buradadır. “Bir kavmin efendisi onlara hizmet edendir.”
Yönetici kendini üstün görürken, lider toplum ile hemhâl olmuş sadece rolünün farklılığını fark eden kişidir, üstünlük duygusu değil. Üstünlük vazifesini en iyi yapandadır. Tıpkı kalecinin diğer oyunculardan farklı davranışı gibidir liderin farkı. Farklı davranıyor olması üstün olması anlamına gelmediği gibi bir kişiye üstünlük statüsü hiç vermez. Sadece takımın bir parçasıdır, görevini yapmadaki başarısı değerini arttırır hepsi o kadar.
LİDERLİK KRİZ ZAMANLARINDA BELLİ OLUR
Kriz yönetimi önemli beceriler ister. Eğer iyi bir hikâyeniz yoksa çalışanlarınızı etkileme gücünü kaybettiğiniz andır kriz zamanları. Önceki yaşanmışlıklar, ortak kabullenişler krizi aşmaya hatta krizi başarıya dönüştüren altyapılardır. Bir anda oluşmazlar, emek ve sabır ister. Hani “sabır acıdır, meyvesi tatlı”, denir ya işte tam da böyle anlarda anlaşılır tatlılığı. Öldük bittik serzenişleri arasında dimdik ayakta kalabilmenin huzuru ve mutluluğunu yaşarsınız birlikte üflediklerinizle.
Yeni hikâyeler aslında yaşanmış eski hikâyelerin yer, zaman ve vasıtalar bakımından değişik hâlleridir. Tıpkı bir filmin yıllar sonra farklı yorumla yeniden çekilmesidir yaşanan. O yüzden “Eski hikâyeleri oku ve kendi hikâyeni yaşa” diyoruz. İnanırsan başarırsın. Çünkü başarmak için sebeplerimiz çok daha fazladır başarısız olmaktan. Çünkü insan başarmak için yaratılmış bir kahraman olarak doğar. Öyle tasarlanmıştır Allah tarafından.
Başarmak için meşruiyet sınırlarını da O çizmiştir: Adalet ve merhamet! Öyleyse mazeretler engel değil bilakis birer motivasyon unsurlarıdır, sabırla elde edilen zaferlerin muştusu kabilinden.
ÜFLEMENİN MAZERETİ OLAMAZ
Meclisin duvarındaki sözü hatırladığımızda, “Hiçbir mazeret başarının yerini tutmaz.” Başaracağına inanan yönetici, krizlerin nasıl fırsatları da beraberinde getirdiğinin heyecanını hisseder yüreğinin yüceliklerinde. Yorulmaz, zaferin heyecanı ile çalışmanın mutluğunu birleştirerek, ekibin motivasyonu olarak görür, aynı zamanda krizlerin içindeki fırsatları. İşte lider, mazeretleri yok etmenin mazeretini bulmuştur adeta, etki etmez mazeretler kurumda hiç kimseye. Mazeret başarının gölgesine sığınılacak bir varlık olmaktan çıkmış ve lügatten silinmiştir, zafere kadar.
Doğuştan mucit olan insanoğlu bu özellikleri ile fıtrata uygun davrandığı sürece aşamayacağı kriz, ulaşamayacağı hedef yoktur. Ta ki amacına ulaşana dek. Liderin yapması gereken de ekibine başardıklarını hatırlatan hikâyeler söylemek, kulaklarına yeni başarıları fısıldamaktır. Gerisi kendiliğinden gelecektir. Sonunda “Yorulduk ama eğlendik.” sözünü mutlaka söyleyecektir ekibiniz, iyi üflediğiniz sürece.
HİKÂYESİ OLMAYANIN ÜFLEMESİ CILIZ OLUR
Önce hikâyeni belirle, zihninde hikâyeni yaşa inanmaya başladığında göreceksin ki çevrendekiler de inanacaklardır. İnandırdığın ölçüde başarılı olursun. İnandırmanın yolu ise inançtır. Başaracağına inanmayanların zaten hikâyesi kısadır.
Liderlik üflemektir. Her kurumun hikâyesi, ekibin, çalışanların, kişilerin hikâyesidir.
Hikâye, üflemeye göre şekillenir. Ya bet bir ses yükselir kurumdan ya da bitmesin denilen bir hikâye olur yaşadıklarımız. Hikâye o ki “Yorulduk ama iyi eğlendik.” dedirtmektir üflemek.
Eğer üflemekte başarma inancı yoksa ses ahenksizdir, işe yaramaz. Liderlikte ise üflemeye ihtiyaç var, nasıl üflerseniz öyle ses çıkar!