Z kuşağı algı mı gerçek mi?
Z Kuşağını Nasıl Anlamalı, Hata Nerede? Yeni kuşağın ismi Z Kuşağı, arkasından gelen kuşak ise Alfa Kuşağı olarak isimlendiriliyor. X, Y, Z… Alfabede harfler biterken 2010 sonrası doğanlara Alfa Kuşağı ismi verildi. Ardından ne gelecek belirsiz ama yeni kuşağın ayak sesleri de hissediliyor gibi.
Önceki kuşakların esamisi bile okunmuyor!
Kuşaklar Uşaklara mı Dönüşüyor?
Bir kuşaktır aldı başını gidiyor. Peki, nedir bu kuşaklar? Kim belirliyor ve neden?
Kuşak bir vaka ve bu vakanın dayandığı etmenler bilinmeden veya problem doğru anlaşılmadan çözümü bulunamaz, başka problemler de ortaya çıkar.
İfade edilen kuşakların özelliklerine kısaca baktığımızda belirgin farklılıkları görüyoruz.
X Kuşağı Kurallara uyan, aidiyet duygusu yüksek, otoriteye saygılı, sadık, çalışmaya önem veren bir kuşak olarak tanımlanıyor.
Y Kuşağı daha özgür ve aidiyeti hissetmekte zorlanan, çok yönlü, kolay anlaşılabilen ve şeffaf olma özellikleri ile öne çıkıyor.
Z Kuşağı ise internet ve mobil teknolojileriyle iç içe yaşayan, internet aracılığıyla sosyalleşmeyi tercih eden bir yapıda.
Alfa kuşağını ise diğer bütün kuşakların özellikleri ile birlikte en önemli özelliği belki de teknolojinin içine doğan bu kuşak, dünyayı fiziksel sınırları olmayan bir yer olarak görecek.
Bu tanımlama ile belki de küresel güçler tek devlet hedefine zemin hazırlıyorlar, kim bilir.
Dünyanın en büyük tüketici grubu olması beklenen “dijital çocuklar”, farklı aile yapıları ve çok daha çeşitli etnik gruplar ile beraber büyüyor. Yeni yeni üniversiteye girmiş olan Z kuşağı bireylerinin yükseköğretimden beklentileri, kendilerinden önceki Y kuşağı gibi sadece teknolojik olgularla sınırlı değil. Z Kuşağı, sosyal ortamlarda, uygulamalı ve doğrudan öğrenmeye istekli bir nesil olarak tanımlanıyor. İstedikleri zaman ulaşabilecekleri öğrenim araçları istiyor, bilgiye ulaşmada güçlük çekmek istemiyor.
Araştırmalarda Z Kuşağı, % 97 oranı ile en çok YouTube’da varlık gösteriyor. Yaşıtlarının günlük hayatını takip eden bu nesil, trend eğlenceli videolar üreten kanallara abone oluyor, sevdikleri oyunların videolarını izliyor.
Z Kuşağının konuştuğu konuların başında % 38 oranı ile oyun gelirken, Z kuşağının diğer ilgi alanları ise % 34 ile trendleri ve gündemleri takip etmek. *
Z Kuşağı çocuğu oyun karakterleri ve oynadığı oyunlardan ne kadar etkilendiği açıkça görülüyor. Ve bu gençler önümüzdeki siyaseti belirleyecek, ardından bir süre sonra ise onları yönetimlerde göreceğiz. Endişelenmeli miyiz?
Küreselleşen dünyada farklı kültürlerdeki insanlar bir arada yaşıyor. Bu bağlamda insanlar sentez görüşlere ve sentez düşüncelere sahip oluyor.
Kapitalizm, sınırsız tüketim çılgınlığı için önemli ve vazgeçilemeyecek bir Pazar. Burası tamam.
Egemenler, zenginler işlerine (sömürülerine) çomak sokmamak için Z Kuşağına karşı bazı önlemleri de tasarlıyor mu?
Her çözülemeyen bir probleme yeni kuşak yaftası ile erteleme mi yapılıyor? Ya da sosyal mühendislik mi yürütülüyor?
Hayatın hızlı akışının yaşandığı modern zamanlarda kuşaklar da kısa sürede değişmektedir. Önceleri 50 yılda doğanlar bir kuşak kabul edilirken, günümüzde 5, hatta 3 yıl farklı kuşak olarak değerlendirilmektedir.
Bu, şu anlama geliyor. Değişim hızlı olmakla beraber, kuşaklar arası farklılıklar artmaktadır. Bu durum ise farklı problemleri de beraberinde getirmektedir. Bunların en önemlisi ise iletişimdir. Ardından inanç zafiyeti ve ahlaki erozyonu sayabiliriz.
İletişimin sağlıklı olmasının ön koşulu anlamaktan geçiyor. Şöyle de söylenebilir. Tanımlayamadığını yönetemezsin, tanımak içi anlamak gereklidir.
İletişim önemli bir problem olduğu tartışmasızdır. Ancak, iletişimsizlik bir sonuçtur, sebep değil! Güzel ahlak ve erdemli davranış yoksunluğu iletişimsizliği doğuruyor, gerçeği göz ardı edilmemeli.
Günümüzde İnsanlar Birçok Problemlerde Sonuçları Sebep Gösterme Yanılgısına Düşmektedir.
Günümüz dünyası birçok problemlerde bu yanılgıya düşmektedir. Sonuçları sebep gösterme yanılgısı. Peki, neden?
Gerçekle yüzleşememe isteği mi, ya da gerçek sebep nedir? Neden? Bu soruların en kestirme cevabı; çözüm nefislerinin işine gelmiyor, tespitidir! Heva ve nefsin arzuları etkisiyle alınan kararlar da gerçek çözümden uzak olduğu gibi yanlış mecralara da insanı götürülebiliyor.
Problemlerin çözümünde sadece batılı bakış açısı ile çözüm aramak her zaman doğru olmayacağı gibi klasik doğu bakışı ile çözüm aramak da her zaman doğru netice vermeyecektir. Birçok problemin çözümünde hem doğu hem de batı çözümünü birlikte kullanmak faydalı sonuçlar verir. Zira bugününün küreselleşen dünyasında insan sentez görüşlerle beraber sentez düşüncelere sahiptir. Problemler de o denli karmaşıktır ki kültürel ve coğrafi özgünlükle izah ve çözüm getirilemez.
Batılı Bakış Bazen Gerekli Olabilir Ama Tek Başına Yeterli Değildir.
Hz. Ali “Çocuklarınızı gelecek zamana göre yetiştiriniz.” Derken, kuşakların farklılığını ve ihtiyaçlarının farklılığını anlatır. Bu ve benzer problemler için daima bakacağımız en önemli rehber peygamberimizdir. Ne aradığımızı ve nerede aradığımızı bilirsek çözüm oradadır.
“Resulullah (sav) yere bir çizgi çizdi ve: ‘Bu insanı temsil eder’ buyurdu. Sonra bunun yanına ikinci bir çizgi daha çizerek: ‘Bu da ecelini temsil eder’ buyurdu. Ondan daha uzağa bir çizgi daha çizdikten sonra ‘Bu da emeldir.’ dedi ve ilave etti: ‘İşte insan daha böyle iken (yani emeline kavuşmadan) ona daha yakın olan (eceli) ansızın geliverir.’ …” Farklı öğrenme biçimlerine muhteşem bir örnek olmakla beraber görsel hafızanın kullanılmasını da göstermektedir. Ayrıca, zamanın ruhunu kavrayışımızı geliştiren örneklerdendir. İnsan olarak karşılaşacağımız problemlere çağlar ötesinden çağları aşan bir çözüm yaklaşımı.
Z Kuşağı gibi nitelemeler problemi tanımak için mi, problemlere çözüm üretememekten ve/veya işlerine gelecek çözüm bulamamaktan mı kaynaklanmaktadır? Zira egemenler boş durmuyor!
Şöyle bir ifade de yanlış olmaz diye düşünüyorum. Egemenlerin bilimi ve bilim adamlarını manipüle ettikleri yabana atılır bir fikir değildir. Çünkü egemen güçlerin insanları köle olarak kullanma isteği yeni değildir, tarih bunun sayısız örnekleri ile doludur.
Bu durumu açıklayan birçok yayın, Batıda da görülmektedir.
Sömürü Devam Ediyor, Biçimi Değişmiş ve Değişmektedir.
Çağın vasıtalarını kullanan küresel güçler modern kölelik düzenleriyle insanı sömürmeye devam etmektedirler.
Sömürüde kullanılan enstrümanlar için eğitim vazgeçilmez bir alandır. Çünkü eğitilmiş, inandırılmış köleleri zincirli kölelerden daha zararsız görüyorlar.
İşte Z Kuşağı tanımlamasına baktığımızda tüketici, yönlendirilmiş bilgi içerisinde bocalayan sadece rahat yaşamaya odaklanmış, amaçsız bir toplum olarak tasarlanmak istendiği görülmektedir. Peki, neden?
Egemenlerin sömürülerine engel olmasınlar, daha çok şişsinler! Kuşakların adı X, Y, Z olmuş hiç fark etmez.
Eğitim hem çözüm hem de problemin bir parçasıdır. Kullanmak isteyene göre değişir.
KAYNAKÇA * Teknosa, 7-16 yaş aralığındaki çocukların dijital mecralarda kamuoyuna açık olarak paylaştığı 1 milyon 600 bin veriyi kapsayan bir araştırma