Mustafa AYDIN

TEVHİD-İ TEDRİSAT YETMEZ TEVHÎDÎ TEDRİSAT GEREK

Materyalizmin kıskacında çiğnenmiş bir eğitim ve sisteminin ürünleri: İşte tek dişi kalmış canavar. Bu canavar ile alaşağı edilen bu necip milletin yüksek ahlakı, üstün meziyetleri, ilmi, irfanı, hele son demlerde çok ucuza kirletilen ırzı ve namusu.

İnsanı insan yapan çok test çözmesi, çok tost tüketmesi olamaz. Testle tost arasında sıkıştırdığımız geleceğimizdir aslında, boyutlarını yok ettiğimiz insanlığımızdır farkında olmadan. Oysa tükettiği değil ürettiğidir insanı değerli kılan.

“Ne irfandır veren ahlâka yükseklik, ne vicdandır;

Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.”

M. Akif ERSOY

Hakka dayalı eğitim sistemi ancak insanı eşrefi mahlûk yapabilir.

Bu batıcı materyalist eğitim bize huzur, barış ve saadet getirmediği halde dünyaya da kendi ürettikleri kanlı coğrafyalarda da saadet getirmemiştir ve getiremeyeceği besbellidir. İnsanı ve kâinatı yaratan Allah’ın programına uyulmadan huzur, barış ve saadet bulamayız.

İşte batı eğitimin sözde hoşgörüsü ve gerçek yüzü, yaşadığımız bu son olaylar ile gün yüzüne yeniden çıkmıştır. En yalın haliyle ve sağır kulaklara haykırırcasına, görmek istemeyen kör gözlere inat: Sözde teröre karşı yürüyüşte en önde olanlar, yürürken cellâtlarıyla. Öldürülen masum üç genç Amerikalı Müslümanlara gelince yürüme şöyle dursun Paris sokaklarında bir cümle açıklama bile dökülemedi suskun dudaklarından. Sözde terörün mağrur çocukları, batı (m)edeniyetinin mağrur çocukları üç maymunu oynadılar adeta vahşi dünya sahnesinde, sersem aleme bilmem kaçıncı gala ayarında.

Çok kültürlülük safsatalarının kocaman içi boş bir aldatmacadan öte bir şey olmadığını biz biliyoruz; ama yaşananlar bir kez daha açıkça ortaya koymuştur. Bu canavar ruhlu,insanlıktan nasibini alamamış canlı güruhu, batının materyalist eğitiminin ürüne değildir de nedir?

İşte bunun için ve tam yerinde haykırıyoruz dünyaya yeniden tüm sadeliği ile ve yapmacıksız en asil duruşumuzla:

Tevhid-i Tedrisat yetmez, eğitimde Önce Ahlak ve Maneviyat… Tevhid-i Tedrisat yetmez, yoksa milli şuur ve manevi benlik. Ne işe yarar yetişen gençlik?

İnsanın değeri işgal ettiği makam ve mevki ile değil. Hele hele elde ettiği kazanç hiç değil. Değeri sahip olduğu edep, ilim ve huy güzellikleridir insanı yücelten ve yaşatan gönüllerde.

Öğrencilerimize bu şuuru verecek olanlar da ancak şuurlu öğretmenlerdir. Söyleyecek sözü olmayanların çocuğa verebileceği bir şeyi de yoktur. Bir başka ifadeyle çağrısı olmayanın çağına etki etmesi de düşünülemez elbette. İşte Fatih’i yetiştiren hocanın çağrısının gücüdür, elbette gemileri karadan yürüten.

Bunun gerçekleşmesi şüphesiz eylemleri oluşturan düşüncelerde gizlidir. Düşüncelerin, fikirlerin enginliği (hakikatin gücü) hareketlerin etkisini oluşturur. Öyleyse değişim adına, dönüşüm adına ne kadar değiştirilen dönüştürülen ne kadar kelime varsa, hepsinin aslımıza, inancımıza uygun hale getirilmesi ile mümkündür. Fabrika ayarlarına dönüştürmeyle işe başlamak gerek. Onun için önce öğretmeni asıl yerine, yüceltmeyle işe başlamalı, o değerli kişiye yeniden münevver olmanın onurunu yaşatmalıyız. Ona yeniden muallim diyebilmeliyiz ki, yetiştireceği öğrenci de talebe oluversin. Talebe olsun da talep ediversin dünyayı ve öteyi.

İşte sır budur, şuur budur. Gelecek buradadır. Mefhumları yerli yerine koyarak işe başlamak, gömleğin ilk düğmesinin doğru iliklenmesi gibi ardından sırasıyla gelecektir doğru adımlar birer birer. Onun için tevhid-i tedrisat yetmez, tevhidi tedrisat gerek diyoruz ilk ve son söz olarak.

3.3 4 Oy
Yıldız
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Düşüncelerinize önem veriyoruz. Lütfen yorum yapın.x
()
x

Mustafa AYDIN