Mustafa AYDIN

TATİL VE SILA-İ RAHİM

Sıla-i rahim fıtri bir ihtiyaçtır.
Dilimizde bununla ilgili attaya gitmek, komşuları dolaşmak, mola, teneffüs, seyahat, ziyaret, sözleri bir çırpıda aklımıza gelir. Tebdili mekânda ferahlık vardır deyişini de unutmayalım. Dinimiz bu gerçeği birçok kere ortaya koymuştur. Seyahat ediniz, sıhhat bulunuz. 1

De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da Allah ilk baştan nasıl yaratmış bir bakın. İşte Allah bundan sonra (aynı şekilde) ahiret hayatını da yaratacaktır. Gerçekten Allah her şeye kadirdir.2
Devletler topluluklardan, topluluklar ise ailelerden oluşur. Aralarındaki münasebet sağlıklı olur ise devlet de sağlıklı ve uzun ömürlü olur. İşte bu yüzden dinimiz anne-babaya itaati, akraba ile olan ilişkileri ve komşuluk haklarını önemle emretmiştir. Anne-babasına güzel davranmayan toplulukların komşuluk ilişkileri bozulur ve akraba ile münasebetleri kesildikten sonra da devlet çökmeye başlar. Günümüz toplumları maalesef bu hal ile karşı karşıyadır.
Bizler de toparlanıp bu hatadan dönmez isek sonumuz pek de iyi olmaz.
Yaşadığımız bugünkü kapitalist düzenin dini materyalizm hepimizi dünyevileştirdi. Algılarımız eğitimle değiştirildi. Eğitim Gato’nun ifadesi ile adeta bir kitle imha silahı!
Kapitalizmin ilahları ne zaman tatil olacağına karar verdiği gibi tatili nasıl geçireceğini de belirliyor eğitim silahı ile. Dünyevileşme sadece dünyamızı değil ahiretimizi de tahrip ediyor.
NE YAPMALI?
Önce dinimizi sahih kaynaklardan tam olarak öğrenmeli, kendi mefhumlarımızı kavramalı ve öğrendiklerimizi eksiksiz yaşamalıyız.
Konumuzu ile ilgili doğru kavram sıla-i rahim iken Batının dayatması tatil kavramı içerisine hapsedildik.
Sıla-i rahim kavramımızı öğreneceğiz, uygulayacağız böylece tatil kavramı gerçek hüviyetine bürünmüş olacak.
Ana babaya itaat, komşu hakkı ve sıla-i rahim dinimizin emridir. İslam demek iyilik demektir. İyilik ise tek başına olmaz!
Ayrıca İslam’ın her emri öğrenilip yaşanması için gönderilmiştir.
DİNİMİZİ ÖĞRENİP DE NE OLACAK?
Dünyada imtihandayız.
İmtihanı kazanmak, dünya ve ahiret saadetini elde etmek, İslam’ı bir bütün olarak öğrenme, anlama ve yaşamaya bağlıdır.
Önce konumuz ile alakalı sıla-i rahim kavramını birlikte hatırlayalım:
Sıla-i rahim; “kişinin en yakın daireden yani ana-babasından başlayarak, yakın-uzak akrabalarına, dost ve komşularına,
hatta muhtaçlara kadar uzanan iyilik yapacağı insan ağını ifade eden sıla-i rahim, “onları ziyaret etme, hallerini ve hatırlarını sorma, gönüllerini alma, maddi-manevi yardımda bulunma” anlamında, çok önemli bir dini kavramımızdır.
Bir ayette sıla-i rahim ile ilgili Müslüman’ın iyilikte bulunacağı kişiler: “Ana-baba, akraba, yetimler, yoksullar, yakın komşu, uzak komşu, yakın arkadaş, yolcu ve insanın yönetimi altında bulunanlar” olarak buyuruluyor.3
Bu bakımdan önce anne babaya saygı ve onları hoşnut etmek çok önemlidir.
Bir gün Hazreti Peygamber otururken süt annesi, süt babası ve süt kardeşi yanına geldiğinde onlara sevgi ve saygısını ifade etmek üzere Hz. Peygamberin (s.a.s.) ayağa kalktığı, elbisesini yere sererek bir ucuna süt babasını, diğer ucuna süt annesini, aralarına da süt kardeşini oturttuğu rivayet edilmektedir. 4
De ki: “Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya iyi davranın. Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin…”5
Demek oluyor ki, ana babaya güzel davranmak, gönüllerini hoş tutmak, onlara itaat etmek Allah’ın emirlerindendir. Allah’ın emirlerine uymamanın elbette sonuçları her iki dünyada da çok ağır olur.
Hepimizin bildiği insanın olgunlaşması için kullanılan önemli cümlelerden biri de “Askerliğini yaptın mı?” sorusudur. Yani asker ocağında yaşanan dostluk ve dayanışma ile elde edilen tecrübenin önemine dikkat çekilir. Aile ocağı, her yönüyle asker ocağından çok daha fazla önemi haizdir. Çocuk ailede insan olur, olgunlaşır.
Yine “çocuk, bir köyün ürünüdür” sözünü duymayanımız yoktur. Her birimiz bu toplumun emek ve değerleri ile bir insanız. Toplum sağlığı, sağlıklı ilişkilerle sağlanabilir. O nedenle Rabbimiz bizlere komşu hakkını gözetmemizi, komşularımıza güzel davranmamızı emrediyor.
Peygamberimiz (s.a.s.) buyurur ki:
“Rahim (akrabalık), Allah’ın rahmetinin eserlerindendir. Kim bu bağı korursa, Allah ona merhamet eder. Kim onu koparırsa, Allah da ondan ihsan ve rahmetini keser.”6
“Akrabalarıyla ilişkiyi kesen Cennet’e giremez”7
Kur’an-ı Kerim’ de Cenâb-ı Allah şöyle buyurur:
“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a (c.c.) karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir.”8
“Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.” 9
“Şüphesiz Allah (c.c.), adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”10
“Rızkının geniş, ömrünün uzun olmasını arzu eden (akrabalarını ziyaret etsin) onlarla olan bağlantısını devam ettirsin.”11
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse akrabasına iyilik etsin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!”12
Gördüğümüz gibi akraba ile ilişkiler ve sıla-i rahim çok önemlidir.
AKRABALIK BAĞLARIMIZI GÜÇLENDİRİP GELİŞTİRMEK
Akrabalık bağında öncelik ana-babaya aittir. Bu sebeple Rabbimizin emri ve Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) tavsiyeleri olan ana-babaya iyilik, en temel davranış şeklimiz olmalıdır.
Akrabayı koruyup gözetmek ve sıla-i rahim dinin temel esaslarındandır. Cennete girebilmenin ve cehennemden kurtulmanın yollarından biridir.
Yapacağımız bütün güzellikleri ilk önce akrabalarımıza ulaştırmalıyız. Sadaka vereceksek önce onları tercih etmeli, himaye edeceksek önce onları himayemiz altına almalıyız. İyilikleri emretmek ve kötülükleri nehyetmeyi öncelikle akrabalarımızdan başlamalı, doğru bildiklerimiz onlarla paylaşmalı, onların yanlış yollara sapmamalarına elimizden geldiği kadar yardımcı olmalıyız.
Akrabalarımız içerisinde bizlere iyi davrananlar olabileceği, bizlere sıkıntı verebilenler de olacaktır. Akrabanın iyiliğine karşı iyilik göstermek güzel olsa da yeterli değildir. Bizlere sıkıntı çıkaranlara karşı ise affedici olmalı, onların da yapmış oldukları hataların neler olduğunu kendilerine hissettirmek suretiyle yardımcı olmalıyız.
“Yapacağımız bütün güzellikleri ilk önce akrabalarımıza ulaştırmalıyız.”

Ziyaretleşmek, akrabalık bağının devam etmesine en büyük vesiledir. Bu sebeple aramızdaki diyalogları artırmak için ziyaretleşmeleri unutmayalım. Bize gelmeseler bile biz gidelim. Bize gelmeme ihmalleri, gelmeyenin eksikliği ve günahı olabilir, gitmemek bizim günahımız olmasın.
Akrabalık korunacak diye haram yollara da düşülmemelidir.
İçki içmek, zinaya bulaşmak, adam öldürmek gibi dinen haram kılınan bütün yollar terk edilmelidir. Haram fiiliyatta yardımlaşma, beraber olma, arada bulunan bağı gözetme diye bir husus söz konusu değildir.
Yüce Rabbimiz sevdiklerimizle beraber güzel bir hayat geçirmemizi, akrabalık bağlarımızı kuvvetlendirmeyi nasip etsin. İyilikleri arttırmak ve kötülüğü engellemek için bir araya gelmeyi bizlere ihsan etsin.
Biliyoruz ki, dünyada imtihandayız ve hepimiz birbirimizin imtihanıyız. Öyle ise imtihanımızı kolaylaştırmak akıllı davranmanın bir neticesidir.
Kolaylaştırma insan olarak birbirimiz ile olan ilişkilerimiz ve dayanışmanın gücü ile olur ve fertten devlete kademe kademe nüfuz eder. Eğer fert anne baba, komşuları ve akrabaları ile iyi münasebet kurarsa, cemiyetin birbirleri ile ilişkileri de sağlıklı olur. Cemiyeti güçlü olan toplulukların devleti de güçlü, huzurlu ve mutlu olur.
SONUÇ
Yeniden Müslümanlığın icaplarına döneceğiz ve hep birlikte yaşayacağız. Böylece hem dünya hem de ahiret saadetine kavuşacağız. Bunun gerçekleşmesi için önemli adımlardan biri de anne babaya itaat, sıla-i rahim, komşuluk münasebetlerimizi geliştirmekten geçiyor. Bayramlarda ve tatillerde öncelikle tatil beldeleri yerine akrabalarımızı ziyarete gideceğiz, akrabalık bağlarımızı güçlendireceğiz, hakkı olana hakkını vereceğiz.
Yapmamız gereken iş basittir; Allah ve Resul’ünün emirlerine uymaktır. Daha açık bir ifade ile, bir problem ile karşılaştığımızda önce bakacağımız kaynak Kur’an ve sünnet olmalıdır. Böyle yaparsak işler düzelir, aksi hallerde şeytanın tuzaklarına düşeriz. Allah cümlemizi muhafaza buyursun. Amin.
Modern toplum olarak ilişkilerin mekanikliği içinde adeta kaybolurcasına yaşadığımız hayatlarımızda, anne baba ve yaşlılarımızın her zamandan daha çok sevgiye, ilgiye ve yakınlığa ihtiyaçları var. Sevgiyi yaşarken hissettirmek, onları manen kuşatır, yalnızlıktan, çaresizlikten kurtarır ve gıda olur. Böylece aile ocağı herkes için huzurun soluklandığı mekanlar haline gelir ve en umulmadık güzellikleri yakalama fırsatı elde edilir.
KAYNAKÇA:
1 Ahmet b. Hanbel, 3/280; Aclunî, 1/445
2 Ankebut, 20
3 Nisa, 4/36
4 Ebu Davud, Edeb, 129. No: 5145, V, 354
5 En’âm, 6/151
6 Buhârî, Edeb, 13
7 Müslim, İman, 137, I, 90
8 Nisa, 4/1
9 İsra, 17/26
10 Nahl, 16/90
11 Buhari, Edep 12
12 Riyazü’s Salihin Hadis No: 316
“Kolaylaştırma, insan olarak birbirimiz ile olan ilişkilerimiz ve dayanışmanın gücü ile olur.”
HAZİRAN 2022

4 4 Oy
Yıldız
1 Yorum
En Eski
En Yeni Oy Sayısı
Inline Feedbacks
View all comments
1
0
Düşüncelerinize önem veriyoruz. Lütfen yorum yapın.x
()
x

Mustafa AYDIN