Uçmak kavramı neler çağrıştırır?
Bir soruyla başladım belki basit ve anlamsız gibi. Uçmak dediğimizde sizin de aklınıza kanatlılar ve kanatlarıyla uçan varlıklar gelmiştir büyük bir ihtimalle.
Peki, neden olduğunu hiç düşündük mü?
“Kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak. Uçak vb. araçlar özel mekanizma ile yerden yükselmek, havada yol almak.”1 TDK böyle tanımlıyor uçmak kelimesini. Başka birçok anlamları var elbette ama bizim ilgilendiğimizi bu iki anlamı karşılıyor.
Şöyle devam etmeliydik aslında. Böyle bir soru ile karşılaştığımızda verdiğimiz cevaplar “kurgulanmış gerçeklik” ile izah edilebilir. Yani öğretilmiş çaresizlik gibi kurgulanmış gerçekliklerle kuşatılmışız çepeçevre.
Soruyu tekrar ele alarak devam edelim öyleyse. Uçmak kavramı neler çağrıştırır? Kanatlı varlıklar veya kanat vazifesi gören araçlar cevabı kaçınılmazdır. Öğrendiklerimiz ve öğretildiklerimize bağlı düşündüklerimiz bize böyle bir cevap vermeyi gerekli kılar. Zira kurgulanmış gerçeklikler bize bu cevabı verdirir. Margarinin çok sağlıklı olduğu, tereyağının damar sertliği yaptığı vs. Üzerinde pek fazla düşünmeden hemen bir yargıya varır ve cevabı veririz kendimize.
Oysa gerçek nedir? Gerçekte uçan varlıkların çoğu kanatsız olarak uçuyorlar. Gerek makro gerek mikro uçan varlıkların çoğu kanatsızdır. Ya da başka bir ifade ile kanatsız uçan varlıklar kanatlı uçan varlıklardan çok fazladır.
Şaşırdınız değil mi? Hiç böyle düşünmemiştik, der gibisiniz. Peki neden? Cevap basittir: Kurgulanmış Gerçeklik. Dünyayı fesada veren şeytan şebekesinin insan unsurları Siyonizm’in ileri karakolu materyalistler bizleri kurgulanmış gerçekliklerle kuşatmıştır. Böylece dünyacı ve zalimlere boyun eğer hale getiriliyoruz. Oysa onların hileleri pek zayıftır.(Ayet)
Bu tehlikeden kurtulmanın yolu labirentin dışına hakikatin içine ulaşmakla mümkün olur. Bunun için bütün şeytani düzenlere ve düşüncelere “La” deyip hakikatin yolunu tutmak ve yaratan Allah’ın emrine uymak bizi gerçekte özgür kılar. Kula köle değil, Allaha kul eder de kurgulanmış gerçekliklerin prangasından kurtuluruz. “…şeytan da bütün yaptıklarını kendilerine güzel göstermişti.” 2
Tıpkı labirentin içindeki varlık gibiyiz. Önümüze çizilen yollarda bir sağa bir sola koşuştururken harcadığımız enerji, onca çaba ve zaman ile emekten dolayı elde ettiğimiz elma ya da peynir bizi mutlu etmeye yetiyor. Çünkü çok emek verdiğiniz, bulduğunuz ve başardığınızdan, şakşakları kabulleniveriyorsunuz. İşte bu sizin için gerçeğin ta kendisi oluveriyor. Onca araştırma ve incelemeden sonra bulunan elma ya da peynir az mı başarı sayılır!
Peki geçek ne? Gerçek sadece labirent ve peynir, hepsi o kadar.
Ne yapmalı? Labirentin dışına yönelmeli.
Labirent nedir öyleyse? Sıkı durun ve gevşemeyin. Sadece akılla düşünmek. Aklı mutlak bilgi kaynağı kabul edip aklı yaratanı yok sayma cehaleti. Vahye kulak tıkama yanlışlığı. Aklı vahiy ile tartamama, doğrulatamama hastalığı. “Ad ve Semud milletlerini de yok ettik. Bunu, oturdukları yerler göstermektedir. Şeytan kendilerine, işlediklerini güzel gösterdi; onları doğru yoldan alıkoydu. Oysa kendileri bunu anlayacak durumda idiler.”3
Algılarımız, beş duyumuz yani fizik tabanlı düşünme. Gerçeği sadece beş duyu seviyesinde algılama ve anlama yanlışlığı. Fizik tabanlı düşünme ile metafizik bir alemi nasıl anlayacağız sorusunu soramamaktır labirent. Fizik tabanlı düşünme nereden geliyor sorusunu duyar gibiyim. Tabi ki materyalist eğitimden geliyor bütün ifsat düşünceleri ve davranışları.
Bu maddeci materyalist eğitimden kurtuluşumuz var mı? Elbette. Nasıl? maneviyatçı eğitime geçerek, level atlayarak, terfi ederek. Emeklemekten (Somut düşünme çağı) kurtulup, temiz akıl sahibi kâmil insana terfi ederek.
Son söz: Kurgudan kurtul Allah’a kul ol. “Allah’a and olsun ki, senden önceki ümmetlere peygamberler gönderdik. Şeytan yaptıklarını onlara hep güzel gösterdi. Bugün de dostları odur. Onlara can yakıcı azap vardır.”4
- TDK Güncel Türkçe Sözlük
- Enam Suresi 43. Ayet
- Ankebut Suresi 38. Ayet
- Nahl Suresi 63. Ayet
