Mustafa AYDIN

İNSAN YETİŞTİRME SAVAŞI

EĞİTİMCİ MUSTAFA AYDIN MAAİLE’YE KONUŞTU!

“Japonya eğitim bakanlığı yaşanan teknolojik gelişmelerle öğretmenliğe olan ihtiyacın azalacağına inanıyordu. Ancak Japon strateji müdürlüğü olarak yapılan bir araştırma sonucunda ‘öğretmenliğe olan ihtiyacın dahada önemli hale geldiği’ ortaya konulmuştur.”

SELİME SÜMEYYE ABATAY

Öğretmenlik, bir meslekten öte bir davadır. İnsan ruhuna dokunmak, kalbine iyilik tohumları ekmek, vatana ve insanlığa faydalı bireyler yetiştirmek gibi büyük bir sorumluluk taşır. Bu yönüyle bakıldığında öğretmenlik, sadece sınıfta ders anlatmak değildir. Bir hayat rehberliği, bir ahlak terbiyesi, bir şahsiyet inşasıdır…

Tarih boyunca öğretmenlik mesleklerin en kıymetlisi olarak görülmüştür. Medeniyetimizde ise öğretmenliğe “peygamber mesleği” nazarıyla bakılmaktadır. Zira öğretmen, peygamberlerin ümmetlerine yol göstermesi gibi insanlığa hakkı ve hakikati gösterir. Bir toplumun öğretmenine verdiği değer topluma, insanlığa ve dünyaya verdiği değerin de göstergesidir. Öğretmenin, eğitimin kıymetini bilen toplumlar yükselmiş, onu küçümseyenler ise hem ilimde hem ahlakta gerilemiştir.

Bugün, modern dünyanın hızlı değişimi içinde pek çok meslekte olduğu gibi öğretmenlik mesleği de yeni imtihanlardan geçiyor. Dijital çağ, teknolojinin dayattığı kalıplar ve dünyevileşme eğitimin ruhunu zedeliyor. Eğitime bakış açısında yaşanan bu değişim, öğretmenlerin yaşadığı sorunlar ve eğitim sistemindeki bozulmanın topluma yansımalarını masaya yatırmak için TV5 Eğitim Dünyamız ve Mihenk Taşı Programlarının yapımcı ve sunucusu Uzman Öğretmen Mustafa Aydın ile röportaj yaptık.

Öğretmenliği “peygamber mesleği” olarak gördüğünü söyleyen Mustafa Aydın ile yaptığımız bu röportaj bize öğretmenliğin hem dünyevi hem de uhrevi boyutunu hatırlatacak ve bu mesleğin toplumlar için neden vazgeçilmez olduğunu bir kez daha gözler önüne serecek. O halde buyurun efendim…

DÜNYAYA BİR DAHA GELSEM YİNE MUALLİM OLMAK İSTERDİM

Her insanın hayatında iz bırakan bir öğretmen vardır. Bir söz, bir bakış, bir teşvik ya da sadece hâl ve tavırlarıyla yol gösteren bir duruş… Öğretmenlik, belki de tam da bu yüzden meslekten çok bir ideal, bir çağrı, bir yolculuktur. Peki ya öğretmenlerin hayatındaki izler? Onları bu yolculuğa yönlendiren idealler nelerdir? Her öğretmenin bu mesleğe başlama hikâyesi farklıdır. Kiminin çocukluk hayalidir, kimi karşılaştığı bir rol modelin etkisiyle, kimi de kendini bir davanın içinde bulmasıyla öğretmen olmuştur. Peki, Mustafa Bey’in öğretmenlik yolculuğu nasıl başlamıştı? Kendisinden dinleyelim…

“Lise yıllarımda ticaretle iştigal ettim. Askerlik dönüşü bir dönem pazarcılık yaptım. Öğretmen olmaya askerlikte karar verdim. Askerlikten önce öğretmenliği hiç düşünmüyordum. Acemi er eğitimi için Amasya Eryatağı’nda birliğe katılmıştım. Askerlikte “Ali Okulu” diye adlandırılan okuma yazma kursunda görevlendirilmem ile ilk öğretmenlik deneyimim oldu.

Hiç unutmuyorum, birçok talebemim yanında Urfalı baba oğul da talebem olmuştu, üç ay gibi bir sürede okuma yazma öğrendiklerinde çok mutlu olmuştum. İşte o zaman öğretmen olmaya karar verdim ve Allah da nasip etti, hamdolsun.

Hiçbir şey olamıyorsan bari öğretmen ol türünden bir öğretmen değilim. Bilakis bilerek isteyerek ve gereken fedakarlığı aile boyu yaparak öğretmen oldum. Hamdolsun. Hani derler ya dünyaya tekrar gelsen ne olmak isterdin? Ben yine muallim olmak isterdim. İşte tam da böyle bir his hala içerimde taptazedir, hiç sönmeyecek gibi.”

ÖĞRETMENLİK BİR MESLEK DEĞİL TUTKUDUR

Toplumlar değişiyor, çağlar dönüşüyor… Teknoloji hayatımızın her alanına nüfuz ediyor. Eğitim sistemi de bu dönüşümden bağımsız kalmıyor. Sınıfların atmosferi, öğrencilerin öğrenme alışkanlıkları, velilerin beklentileri, hatta öğretmenliğin anlamı bile zamanla farklılaşıyor. Bazen bu değişim kolaylıklar getiriyor, bazen de yeni yükler yüklüyor.

Uzun yıllarını bu mesleğe vermiş bir öğretmen olarak bu dönüşümün en canlı tanıklarından biri Mustafa Bey. Kendisine yıllar içerisinde en çok neyin değiştiğini soruyoruz. Eğitimde değişen en önemli şeyin “idealizm” olduğunu vurguluyor:

Yaşanan gelişmeler en çok eğitim alanında kendini göstermektedir. Gelişen vasıtaların eğitim alanında kullanılması tabiidir ve bir değişimdir. Öğretmenlikte değişen en önemli şey idealizmden uzaklaşmaktır. ‘Öğretmenlik bir meslek değil bir tutkudur.’

Hiçbir şey olamıyorsan öğretmen ol zihniyeti öğretmenliği adeta bitirdi. Peygamber mesleği yerlerde sürünüyor ne yazık ki. Bir toplumun gelişmişliğinin en önemli göstergesi ekonomik büyüklüğü değildir bilakis öğretmene verdiği değerdir.

Bu hususu Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız eğitimin önemi ve idealist öğretmen konulu hitaplarında “Konyalı Hadimi hazretleri”, “Japon Amiral Togo” örnekleri ile çok veciz bir şekilde açıklamıştır:

“Hiçbir savaş insan yetiştirme savaşından daha önemli değil. Meydanlardaki savaşları kazanmak isteyen milletler önce ‘İnsan yetiştirme savaşını’ kazanmak zorundalar.” Bu ise ancak idealist öğretmenlerle gerçekleşir.

TEKNOLOJİK GELİŞMELER ÖĞRETMENLERE OLAN İHTİYACI ARTIRIYOR!

Değişen toplumsal yapı ve teknolojik gelişmeler ışığında pek çok meslek değişim ve dönüşüm yaşıyor. Elbette bu dönüşümden eğitim ve öğretmenlerde payını alıyor. Yaşanan değişim ve dönüşümlerin her zaman olumsuz olarak yorumlanmaması gerektiğini söyleyen Mustafa Aydın, teknolojinin eğitimi bitirmediğini daha çok eğitime ihtiyaç olduğunu ifade etti:

“Değişen toplumsal yapı ile eğitimde en önemli değişim kitlesel eğitimdir. İnsan biricik yaratılmış iken bireysel eğitimin yok edilmesi yerine kitlesel eğitimle sürü haline getirilmesi tesadüf ile izah edilemez. Bir projenin yürütülmesi olarak anlaşılması gerekir.

Olumsuzluk bazı mesleklerin ortadan kalkması olarak anlaşılırken yeni bazı mesleklerin ortaya çıkmasını ise göz ardı ediyoruz. Yeni meslekleri gelişim olarak da görebiliriz. Teknolojik gelişim ile eğitim teknolojisi de gelişmekle beraber öğretmenlerin adaptasyonu aynı oranda değil. ‘Bir muallim olarak gönderildim’ buyuran Hz. Muhammed (s.a.v) bu konuda da en güzel örneğimizdir.

O insanı tanıyan en güzel örnek olduğundan şekille, nesne ile anlatımın etkisini bildiği için bazı konuları kuma çizdiği şekillerle açıklaması biz öğretmenlere çağlar ötesinden en güzel analog yol göstericiliktir.

Japonya eğitim bakanlığı yaşanan teknolojik gelişmelerle öğretmenliğe olan ihtiyacın azalacağına inanıyordu. Ancak Japon strateji müdürlüğü olarak yapılan bir araştırma sonucunda ‘öğretmenliğe olan ihtiyacın dahada önemli hale geldiği’ ortaya konulmuştur.

Elbette insana değerin yok olduğu zaman ve zeminde öğretmenin de itibarı azalmış durumda. Öğretmenliğin itibarsızlığına gelince iki ayrı boyutu olduğunu görüyoruz.

Birincisi öğretmenlerden kaynaklanan formasyon eksikliği, diğeri ise toplumda var olan ahlaki erozyonun sebebi ile toplumdaki değer yargıların dünyevileşmesi nedeniyle öğretmene gereken değerin zedelenmesi.”

Her mesleğin kendine özgü zorlukları vardır. Ancak öğretmenlik, doğrudan insan yetiştirmeye dokunan bir meslek olduğu için bu zorlukların topluma yansıması çok daha derindir. Eğitim sistemindeki yapısal sıkıntılar, değişen müfredatlar, teknolojinin getirdiği yeni yükler, velilerin ve öğrencilerin beklentileri…

Peki öğretmenlerin karşılaştığı en önemli sorun nedir? Mustafa Bey, bu soruya sarsıcı bir cevap veriyor:

“Öğretmenlerin karşılaştığı çok farklı sorunlar olmakla beraber en büyük sorun dünyevileşmektir.

Maneviyattan uzaklaşmış, değerlerini yitirmiş toplumu yeniden inşada öğretmenlerin-eğitimin değerini bilmeyen idarecilerden kaynaklanan engellerin getirdiği zorluklar.

Diğer herkesin, sendikaların, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının ifade ettiği maddi zorluklar ise ikinci hatta üçüncü derecede kalır.”

DİKKAT DAĞINIKLIĞININ ÇÖZÜMÜ: FITRATA UYGUN YAŞAM

Teknolojinin getirdiği ve eğitimi etkileyen olumsuz sonuçlardan biri de dikkat dağınıklığı. Günümüz çocuklarının dikkat süreleri çok kısaldı.

Mustafa Aydın, dikkat dağınıklığı sorunundan kurtulmanın reçetesi olarak fıtrata uygun bir yaşam tarzı öneriyor:

“Evet dikkat dağınıklığı önemli bir sorundur gerek öğrencilerin gerekse öğretmenlerin ileri derecede dikkat dağınıklığı sorunu vardır.

Bu durumdan nasıl kurtulunur diye soracak olursanız, cevabımız fıtrata uygun bir yaşam tarzı ile kurtulabiliriz, olur.

Başka bir ifade ile her şeye gereği kadar değer vermek dikkat dağınıklığını ortadan kaldıracak önemli bir şifadır.”
“Tabi bir de hızlı akan ‘kaydırma kültüründen’ kurtulmak gerekir.”

ÖĞRETMENLERİN İTİBARSIZLAŞMASI TOPLUMLARI İTİBARSIZLAŞTIRIR

Toplumun inşa edicileri geleceği ellerinde yoğuran öğretmenlerdir. Peki öğretmenliğin itibar kaybı toplumda nelere mal olur? Mustafa Aydın, öğretmeni itibarsızlaştıran toplumların, diğer toplumlar tarafından itibarsızlaştırıldığını vurguluyor:

“Öğretmenliğin toplum nazarında değer kaybetmesi bu olumsuz algının oluşmasına neden olmaktadır. Bu olumsuz algı öğretmene gereken değeri vermek ve bu değerde öğretmen yetiştirmekle olur. Eğitim sistemine etkisi ayrı bir konu ancak öğrencilere, dolayısı ile topluma etkisi kalifiye ( nitelikli) insan yetiştirememek olarak yansıyor.

Siyonizm’in oluşturduğu bu kapitalist dünya fıtratı bozdu, ahlakı değersizleştirdi, maddiyat değer ölçüsü olarak sunuldu, böylece toplumlar bozuldu. Bu durumdan öğretmenler de haliyle etkilendi.

Unutulmamalı ki bu yıkım materyalist eğitim ile yapıldı çözümü de maneviyatçı eğitim ile olacaktır. Maneviyatçı eğitim ayrıca özel olarak ele alınması gereken geniş bir konu. Biz şimdilik sadece bu kadar ile iktifa edelim.

Şunu söyleyebilirim ki öğretmenini itibarsızlaştıran toplumlar da başka toplumlar tarafından itibar görmez.

Toplum olarak saygın bir yer arıyorsak işe önce öğretmenlere gereken değeri vermekten başlamak gerekir. Çünkü toplumların mimarları öğretmenlerdir. Bir toplum öğretmenlerin kalitesi oranında güçlenir, gelişir ve saygı görür.”

Röportajımızın sonuna gelirken Mustafa Bey ile eğitimdeki sorunların çözümünü de konuştuk. İdealist öğretmenin keşfedilmesi gerektiğini vurgulayan Mustafa Aydın, “asıl meselenin çocuğun kalbine ne koyduğumuz” olduğunu ifade etti

“İdealist öğretmenler keşfedilmeli ve onlara “Milli Şuur” verilmelidir.

Milli şuurdan yoksun öğretmen inancına ve kültürüne bağlı nesil yetiştiremez.

Son olarak Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın eğitimle ilgili ‘Eğitimde asıl mesele çocuğun kalbine ne koyduğunuzdur’ sözü ile kalbe dokunan öğretmenler ancak milletimizi müreffeh bir seviyeye çıkarabilir.

Böylece yaşanabilir bir Türkiye’ye kavuşmuş oluruz.

Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı? Dediğimizde Mustafa Bey teşekkürünü şu sözleri ile ifade etti.

“Bu fırsatı verdiğiniz için MAAİLE emekçilerine teşekkür eder yüce Allah’tan muvaffakiyetler dilerim.”

0 0 Oy
Yıldız
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Düşüncelerinize önem veriyoruz. Lütfen yorum yapın.x
()
x

Mustafa AYDIN